MahkemeYargıtay 11. Hukuk Dairesi
Esas No 2018 / ****
Karar No 2020 / ****
Karar Tarihi **.02.2020
Karşı OyYok
Dava Konusu: şirketler Tescil

Karar Metni

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada Amasya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 21/04/2016 gün ve 2015/1394 – 2016/345 sayılı kararı onayan Daire’nin 10/05/2018 gün ve 2016/9580 – 2018/3426 sayılı kararı aleyhinde davacı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği de anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin dava dışı …’tan 1186 ve dava dışı …den 28 hisse alarak 1214 hisse ile davalı şirkete ortak olduğunu, ancak şirketin mali durumu hakkında müvekkiline bilgi verilmediğini, kâr payı dağıtılmadığını, müdürlerin hukuka aykırı işlemleriyle şirketin zarara uğratıldığını, davalı şirkete gönderilen ihtarnameye verilen cevapta müvekkilin ortak olmadığının bildirildiğini ileri sürerek, şirket müdürlerinin azlini, şirkete kayyım atanmasını, kayyıma sermaye ve ortaklık payı ile geçmiş döneme ilişkin dağıtılmayan kâr payının tespiti hususunda görev ve yetki verilmesini, davalı şirketin ve müvekkilinin davalı şirkette bulunan hisse/pay ve ortaklık durumunun, müvekkili hissesine isabet eden sermaye payının rayiç değerinin tespitini, sermaye payına mahsuben şimdilik 5.000 TL’nin, kâr paylarına mahsuben şimdilik 5.000 TL’nin avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davanın reddine dair verilen kararın davacı vekilince temyizi üzerine karar Dairemizce onanmıştır.
Davacı vekili, bu kez karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Dava, pay devrinin pay devrine tescilinin tespiti, şirket müdürlerinin azli ile sermaye ve kâr payının tahsili istemlerine ilişkindir.
Davacı taraf davasını ispat bakımından delil olarak davalı şirketin defterlerine dayanmıştır.
Mahkemece bozma ilamına uyularak 16.02.2016 tarihli celse davalı vekiline 09/07/2008 tarihi öncesi pay defterini sunması için kesin süre verilmesine, kesin süreye uyulmadığı taktirde işlemi yapma hakkının ortadan kalkacağı, pay defterinin şirket tarafından tutulması gereken defterlerden olması, davacı tarafın delil olarak pay defterini göstermesi nedeniyle davacı tarafın pay defterine ilişkin iddialarını ispat etmiş sayılacağı ve davaya bu doğrultuda devam edileceğinin ihtarına karar verilmiş, davalı taraf ihtara rağmen söz konusu pay defterini dosyaya ibraz etmemiştir.
Mahkemece, davada ispat yükünün davacıda olduğu, salt ara karar kurulması nedeniyle ispat yükünün davacıdan davalıya geçtiğinden bahsedilemeyeceği, davalı vekilince davacının dava dışı …’tan hisseleri devraldıktan sonra kardeş olan davacı ile dava dışı …’ın devirden vazgeçtiklerini ve dava dışı …’ın hisselerini diğer ortaklara devrettiğinin beyan edildiği, karar defterindeki 30 nolu kararda …’ın hisselerini diğer şirket ortaklarına devrettiğinin görüldüğü ve bu kaydın davalı vekilinin beyanını destekler nitelikte olduğu, pay defterine kayıt yapıldığına dair davacı tarafça başka bir delil sunulamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Ancak dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nun 219. maddesi “taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar” hükmünü, 220. maddesi ise “ibrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir. Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir” hükmünü düzenlemiştir.
Bu durumda mahkemece kural olarak şirket pay defterinin davalı şirkette olması gerektiği ve buna göre pay defterinin ibrazının davacı taraftan beklenmesinin doğru olmadığı kabul edilerek yukarıda açıklanan Yasa hükümleri nazara alınarak değerlendirme yapılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmediğinden davacı vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulüyle Dairemizin 10.05.2018 tarih 2016/9580 Esas, 2018/3426 Karar sayılı onama ilamının kaldırılarak yukarıda anılan gerekçeyle mahkeme kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin

Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...