MahkemeYargıtay 11. Hukuk Dairesi
Esas No 2019 / ****
Karar No 2020 / ****
Karar Tarihi **.06.2020
Karşı OyYok

Karar Metni

MAHKEMESİ : ADLİYE MAHKEMESİ 11. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada Elbistan 1. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 28/11/2018 tarih ve 2018/182 E.- 2018/518 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nce verilen 13/09/2019 tarih ve 2019/924 E.- 2019/1063 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı, Ticaret Sicil Müdürlüğünün 5905 sicil numarasında kayıtlı DHA Tar. Hay. İnş. Dış Tic. Tur. San. ve Tic. Ltd. Şti. ortaklarından …’ın hissesini…’a devrettiğini, devir alan…’ın şirkete devrin tesciline dair başvurmasına rağmen şirket ortaklarının genel kurul kararı alıp tescili gerçekleştirmediklerini, dilekçe ve ekli satış sözleşmesinin Ticaret Sicili Müdürlüklerine bildirildiğini, Ticaret Sicil Müdürlüğünün şirket yetkililerini ve ortağını tescile davet ettiğini, Türk Ticaret Kanunu ve Ticaret Sicili Yönetmeliği hükümlerine göre, 15.09.2017 tarihli pay devrinin şirkete tebliğ edildiği tarihten itibaren üç ay içinde reddine ya da kabulüne ilişkin alınan genel kurul kararının otuz gün içinde tescili için ticaret sicil müdürlüklerine başvurulmasını ya da tescili gerektiren sebeplerin bulunmadığını ispat etmelerinin bildirildiğini, şirket yetkililerinin gerek genel kurul kararı, gerekse tescili gerektiren sebeplerin bulunmadığını ispat etmediklerini, noterden hisse devri yapılmış olmasına rağmen, şirket yetkililerinin ortakların genel kurul kararı alıp ticaret sicili müdürlüğünden tescil ve ilan talebinde bulunmadıklarını ve tescili gerektiren sebeplerin bulunmadığını ispat etmediklerini belirterek, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 33’ncü maddesi 3’üncü fıkrası hükmü gereği devrinin tespitini talep ettiklerini belirterek, şirket ortağı …’ın DHA Tarım Hayvancılık İnşaat Dış Ticaret Turizm Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’ndeki hisselerinin tamamı 15.09.2017 tarihinde…’a noterden devir ettiğinin tesbitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili şirketin ortaklık yapısının %50-%50 hisse şeklinde oluşmasının getirmiş olduğu temel özellik şirket ortaklarının şirketin idaresi, menfaatleri, alınacak tüm karar ve yapılacak hamlelerde mutlak bir uyum içinde olması zaruretini doğurmakta olduğunu, davaya konu devir hadisesi meydana gelmeden bir süre öncesine kadar bu uyum sürerken tamamen şirketin iki ortağı arasındaki şahsi sebeplerden kaynaklı olarak intikam güdüsü ile yapılan bir hisse devri söz konusu olduğunu, … tarafından devir yapılan…’ın müvekkil şirket müdürüne
devirden hemen sonra yöneltilen tehditler, mafyatik tavırlı mesajlardan şirket ortağı …’ın…’a yapmış olduğu pay devrinin ticari değil, hukuk dışı ve şahsi gayeler taşıdığının anlaşıldığını, devir keyfiyetinin şirket ortaklarına bildirilmesi akabinde Kahramanmaraş 8. Noterliğinin 06.112017 tarih ve 29819 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile devre muvafakat edilmediğinin devralan…’a bildirildiğini, müvekkili şirketin ortaklık yapısı gözönüne alındığında pay devrinin onayına ilişkin genel kuruldan salt çoğunlukla karar alınmasının imkansız olduğunu, yine ortaklık yapısı gereği oybirliği oluşmayan konularda genel kurul kararı oluşmasının da mümkün olmadığını, bu durumda TTK 595. maddesinin 7. fıkrasında öngörülen 3 ay içerisinde genel kurulca reddetme imkanının şirketin eşit paylı ve iki ortaklı yapısı nedeniyle mümkün olmadığını, bu hususta bir kanun boşluğu olduğunu, hakkın kötüye kullanılmasının korunamayacağını, müvekkili şirket ortağının devre muvafakat etmemesi nedeniyle devrin geçersiz olduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, Türk Ticaret Kanunu ve Ticaret Sicili Yönetmeliği hükümlerine göre, 15.09.2017 tarihli pay devrinin şirkete tebliğ edildiği tarihten itibaren üç ay içinde reddine ya da kabulüne ilişkin alınan genel kurul kararının otuz gün içinde tescili için Ticaret Sicil Müdürlüğüne başvurulması ya da tescili gerektiren sebeplerin bulunmadığını ispat etmeleri gerektiği, şirket yetkililerinin gerek genel kurul kararı, gerekse tescili gerektiren sebeplerin bulunmadığını ispat etmedikleri, sadece önce sicil müdürlüğüne tescil talebinin reddedilmesi yönünde ihtarname gönderdikleri, noterden hisse devri yapılmış olmasına rağmen, şirket yetkililerinin ortakların genel kurul kararı alıp ticaret sicili müdürlüğünden tescil ve ilan talebinde bulunmadıkları ve tescili gerektiren sebeplerin bulunmadığını ispat etmedikleri gerekçesiyle davanın kabulüne ve şirket ortağı Tanık Çanak’ın DHA Tar. Hay. İnş. Dış. Tic. Tur. San. ve Tic. Ltd. Şti.’deki hisselerinin tamamını Karamürsel Noterliğinin 15.09.2017 tarihli limited şirket pay devri sözleşmesi ile devir ettiğinin tespitine karar verilmiş, karara karşı davalı şirket vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesinde; davacı …, Ticaret Sicili Yönetmeliğinin yukarıda belirtilen maddesi doğrultusunda bildirim yapması gerektiği halde şirket pay devrinin tespitini talep etmiş olup, davacı …’nün pay devrinin tespitini istemekte herhangi bir hukuki yararı bulunmadığı, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 106. maddesinin 2. fıkrası gereğince Tespit davası açanın, kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında, bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunması gerektiği, davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmaması nedeniyle HMK 115. maddesi gereğince davanın usul yönünden reddi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmadığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile davacının dava açmakta hukuki yararı bulunmadığından davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, sicil müdürlüğünün davetine rağmen, davalı şirketin dava dışı ortağına ait şirket hisselerinin devri hususunun tescil edilmemesi nedeniyle mahkemece karar verilmesi istemine ilişkindir. Bölge Adliye Mahkemesince, yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
Ancak, Türk Ticaret Kanunu’nun 33. maddesinin birinci ve üçüncü fıkralarında; ”(1) Tescili zorunlu olup da kanuni şekilde ve süresi içinde tescili istenmemiş olan veya 32’nci maddenin üçüncü fıkrasındaki şartlara uymayan bir hususu haber alan sicil müdürü, ilgilileri, belirleyeceği uygun bir süre içinde kanuni zorunluluklarını yerine getirmeye veya o hususun tescilini gerektiren sebeplerin bulunmadığını ispat etmeye çağırır. … (3) Süresi içinde kaçınma sebepleri bildirildiği takdirde, sicilin bulunduğu yerde ticari davalara bakmakla görevli asliye ticaret mahkemesi, dosya üzerinde inceleme yaparak tescili gerekli olan bir hususun bulunduğu sonucuna varırsa, bunun tescilini sicil müdürüne emreder, aksi takdirde tescil istemini reddeder.” hükmü bulunmaktadır. Ticaret sicil yönetmeliği 36. maddesinin birinci ve ikinci fıkrasında ise; ”Tescil edilmesi gereken bir olgunun ilgilisi tarafından tescil ettirilmediğini haber alan müdürlük, tescil başvurusunda bulunmakla yükümlü kişileri, otuz gün içinde tescil başvurusunda bulunmaya veya tescili gerektiren sebeplerin bulunmadığını ispat etmeye çağırır. Bu davette, kanuni dayanaklar gösterilmek suretiyle davetin gerekçesi, tescili gereken belgeler ve tescil yükümlülüğünün yerine
getirilmemesinin yaptırımları belirtilir. (2) Birinci fıkra gereğince yapılan çağrı üzerine, süresi içinde tescil isteminde bulunulmaması veya kaçınma sebepleri bildirilmiş olmasına rağmen kaçınma sebeplerinin yeterli görülmemesi halinde müdürlük, durumu sicilin bulunduğu yerdeki ticari davalara bakmakla görevli asliye ticaret mahkemesine bildirir. Mahkemenin tescile hükmetmesi halinde olgu resen tescil edilir.” denilmektedir.
Bu durumda, sicil müdürlüğü tescili gereken bir hususun sicile tescil edilmemesi halinde ilgili kişiler, ticaret sicil müdürlüğü tarafından TTK’nın 33. ve Ticaret Sicil Yönetmeliğinin 36. maddeleri uyarınca tescile davet edilir. Sicil müdürlüğü tarafından tescile davet edilmesine rağmen süresi içinde tescil için başvuru yapılmaması veya tescilden kaçınma sebeplerinin bildirilmesi halinde, işbu durum karar verilmek üzere ticaret sicil müdürlüğü tarafından asliye ticaret mahkemesine bildirilir. Mahkeme, ilgili durumun sicile tescili gerektiğine kanaat getirirse, sicile tescil emrini içeren bir karar vermelidir.
Somut olayda; davacı dava dilekçesinde, davalı şirketin dava dışı ortağına ait hisselerin devrinin tescili için TTK’nın 33. ve Ticaret Sicil Yönetmeliğinin 36. maddeleri uyarınca tescile davet edilmesine rağmen, tescil işlemlerini yapmayacağını süresi içinde kendilerine bildirdiğini beyan ederek davalı şirketin dava dışı ortağına ait hisselerin devredildiğini tespiti talebiyle mahkemeye başvurmuştur. Her ne kadar, davacı dava dilekçesinde, davalının dava dışı ortağına ait hisselerin devredildiğinin tespitini talep etmişse de, işbu dava dilekçesinin, TTK’nın 33. ve Ticaret Sicil Yönetmeliğinin 36. maddelerinde açık düzenlemelerde yerini bulan asliye ticaret mahkemesine bildirim istemi olduğu kabul edilerek, davalı tarafın tescilden kaçınmakta haklı olmadığı tespit edildiği takdirde, mahkemece tescili emreden nitelikte karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirmeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi isabetli olmamış olup, bu nedenle bölge adliye mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin

Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...