Karar Metni
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 08.06.2018 tarih ve 2018/93 E. – 2018/302 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi’nce verilen 25.09.2019 tarih ve 2018/1293 E. – 2019/968 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı şirketin Ticaret Sicil Memurluğu’nun 02/10/2017 tarih 1776 ve 1793 sayılı yazıları ile Türk Ticaret Kanunu’nun 33. maddesi uyarınca usulüne uygun olarak tescile davet edildiğini, davalının süresi içerisinde müdürlüklerine tescilini yaptırmadığını, dava konusu mağazanın konu ile ilgili mevzuat kapsamında şube olduğunu, davaya konu mağazanın/işletmenin açıldığı günden itibaren 15 gün içinde ticari işletmesini ve seçtiği ticaret unvanını, işletme merkezinin bulunduğu yer Ticaret Siciline tescil ve ilan ettirmesinin yasa gereği olduğunu belirterek davalı Ay Marka Mağazacılık Anonim Şirketi (Network) unvanlı Park Forbes Alış Veriş Merkezindeki Ticari İşletme/Şube işyerinin …’ne şube olarak resen tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili şirketin İstanbul Ticaret Siciline 680850 ile tescilli olduğunu, şirketin İskenderun Park Forbes AVM içinde bulunan mağazasının Türk Ticaret Kanunu anlamında bağımsız bir işletme olmadığını, davalı şirketin müstakil sermayesi ve müstakil muhasebesi bulunmadığını, tek başına herhangi bir ticari muamele yapabilmesi de mevzu bahis olmadığını, şirket merkezine hem iç hem dış ilişkide yüzde yüz bağımlı olduğunu, mağaza müdürü merkezden aldığı talimatlar doğrultusunda işyerini sevk ve idare ettiğini, mağaza müdürünün iş akdi ile işverene bağımlı çalıştığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacının iddiası, davalı tarafın savunması, SSK, Vergi Dairesi ile Belediye Başkanlığı yazı cevapları ile dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, kanun ve yönetmelikler bilirkişi raporu hep birlikte değerlendirildiğinde davacının talebinin yerinde olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Adana Bölge Adliye Mahkemesince, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, davalıya ait işletmenin şube vasfında olduğunun tespit ve şube olarak tescili talebine ilişkindir.
Türk Ticaret Kanunu şube tanımına yer vermemiş olmakla birlikte, 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanunu’nun 9. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca “bir merkeze bağlı olduğu halde, ister merkezin bulunduğu odanın, ister başka odanın çalışma alanı içinde olan müstakil sermayesi ve müstakil muhasebesi bulunan veya muhasebesi merkezde tutulduğu ve müstakil sermayesi bulunmadığı halde kendi başına sınai faaliyet ve ticari muamele yapan yerler ve satış mağazaları bu Kanun’un uygulanması bakımından şube sayılır” hükmüne yer verilmiştir.
Buna göre, şubenin varlığından söz edilebilmesi için merkeze bağımlı olma, dış ilişkilerde bağımsızlık, yer ve yönetim ayrılığı şartlarının bulunması gerekmektedir. Şube için ayrı muhasebe bulunmalıdır ancak, ayrı olmak şartıyla hesaplar merkezde de tutulabilir. Hacim önemli değildir, şube merkezden daha geniş hacimde olabilir. Tamir atolyesi, satış mağazası ve diğer bağımsız olarak müşteri ile temas etmeyen yerler şube sayılmaz. Şubenin yapacağı işlemin merkezin yaptıkları ile aynı olması ya da en azından onlara benzemesi ve şubeden bahsedebilmek için kendi başına ticari işlem yapması gerekmektedir. (Gönen Eriş, Ticari İşletme ve Şirketler, 1. Cilt, sayfa 941, Prof. Dr. Sabih Arkan, Ticari İşletme Hukuku, sayfa 38, Poroy/Yasaman sayfa 48)
Bu açıklamalardan sonra somut olaya dönüldüğünde, mahkemece davalıya ait işletmenin şube olarak kabul edilmesi gerektiğinden bahisle davanın kabulüne karar verilmişse de, bu birimin dış ilişkilerde merkezden bağımsız olup olmadığı, kendi başına ticari faaliyette bulunup bulunmadığı, ayrı bir sermayesinin ve muhasebe kaydının söz konusu olup olmadığı, çalışanların alımı, maaş ödemeleri, işten çıkarılmaları vb. işlemlerin merkezden mi yoksa şubeden mi yapıldığı, ticari işlemlerin nereden yürütüldüğüne dair gerekli araştırmalar yapılmadan eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin
Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...