MahkemeYargıtay 11. Hukuk Dairesi
Esas No 2020 / ****
Karar No 2020 / ****
Karar Tarihi **.12.2020
Karşı OyYok

Karar Metni

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 19.10.2018 tarih ve 2018/801-2018/1179 sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesinin duruşmalı olarak asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 08.12.2020 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davalı vekili Av. … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Asıl davada davacı vekili, taraflar arasında kumaş alımından kaynaklanan önceye dayanan ticari ilişki olduğunu, davalıdan satın alınan ve bedeli ödenen tüm kumaşların iç ve dış piyasaya davacı tarafından satışının yapıldığının, bu ticari ilişki devam etmekte iken davacı tarafından davalıya 130.000,00 USD toplam bedelli teminat mektupları verildiğinin, cari hesap dökümüne göre davalı şirkete 6.640,19 USD borçları olmasına rağmen davalının tüm teminat mektubu bedelini paraya çevirmek istediğini belirtip, davalıya teminat mektubu nedeniyle 123.359,81 USD borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davacının kendilerinden satın aldığı kumaş bedelini ödemediği gibi İspanya ve Hollanda da bulunan iki firmaya sattıkları ürün nedeniyle oluşan alacaklarının da hileli işlemler ile davacı tarafından tahsil edildiğini, bu nedenle teminat mektubu bedelini aşar biçimde alacakları olduğunu belirtip davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Birleşen davada davacı vekili, İspanya ve Hollanda da bulunan iki ayrı firmaya yaptıkları satış işleminden kaynaklanan alacaklarının bu firmalar hataya düşürülerek davalı Abacı şirketi tarafından tahsil edildiğini, bunun yanında davalı şirkete sattıkları ürünler nedeniyle de alacakları olduğunu belirtip, fazlaya ilişkin talep hakları saklı kalmak üzere 15.000,00 TL’nin olay tarihinden itibaren hesaplanacak faizi ile birlikte davalıdan alınmasına karar verilmesi istemiştir.
Davalı vekili, davacının yabancı firmalardan olan ve tahsil edemediği alacakları yönünden muhatabının bu firmalar olması gerektiğini, sonradan açılan ve birleştirilen davanın ana davalarını geciktirmeye yönelik olduğunu belirtip, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiş, hükmün asıl davada davalı, birleşen davada davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2015 2366 E. 2015/17132 K. Sayılı 17.12.2015 tarihli ilamı ile “Mahkemece, asıl dava yönünden davacının davalıya 100.317,09 TL karşılığı 84.278,82 USD borcu olmadığı halde teminat mektubu paraya çevrilerek bu miktarın davacıdan haksız olarak tahsil edildiği, bu miktarın faiziyle birlikte Aska A.Ş.’den alınarak alacağı temlik alan davacıya ödenmesi gerektiği şeklinde gerekçe oluşturulmuş ise de hüküm fıkrasında HMK.nun 125. maddesi uyarınca hükmün davanın tarafları hakkında kurulması gerektiği halde yargılama aşamasında alacağı temlik eden davacı Abacı Boya Apre Kumaş Paz. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin davada taraf sıfatının sona erdiği de gözetilmeden, 84.278,82 USD’nin fiili ödeme tarihindeki TL karşılığının davalı Aska A.Ş.’den alınıp davacı Abacı Ltd. Şti.’ye ödenmesine karar verilmiş olup, hüküm ile gerekçe arasındaki bu çelişki nedeniyle HUMK’un 381. ve 388 (HMK’nın 294 ve 297) maddeleri uyarınca hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya göre, davalı Aska şirketinin ticari defterlerine göre alacağını temlik eden davacı Abacı şirketinin davalıdan teminat mektubunun paraya çevrildiği 30.11.2007 tarihi itibariyle 100.317,09 TL alacaklı olduğu, bu miktara karşılık gelen teminat mektubu nedeniyle davacının davalı şirkete borcu olmadığı halde davalının davacıdan teminat mektubunu paraya çevirerek fazladan para tahsil ettiği, davalı Aska şirketi tarafından yabancı firmalara yapılan satıştan kaynaklanan Aska şirketi alacağının davacı tarafından tahsil edildiğinin usulüne uygun deliller ile kanıtlanamadığı, Abacı firmasının satmadığı ürünlerin bedelini tahsil ettiği kabul edilse dahi bu durumda Abacı firmasının yabancı şirketler aleyhine sebepsiz olarak zenginleşmesi nedeniyle bu firmaların davacıdan talepte bulunma hakları olduğu, ana dava menfii tespit davası niteliğinde olup, dava borçlu lehine sonuçlanmakla birlikte davalı tarafından davacı aleyhine yapılmış icra takibi bulunmadığı için Abacı şirketi yararına kötü niyet tazminatı verilmesinin koşullarının da oluşmadığı gerekçesiyle asıl dava yönünden davanın kısmen kabulüne, birleşen dava yönünden davanın reddine karar verilmiş, hüküm asıl davada davalı, birleşen davada davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.

Kararın Sonucuna ve Tam Künye Bilgilerine Erişin

Kararın sonucunu görmek, tam künye bilgileriyle kopyalamak ve PDF olarak indirmek için abone olun veya bir reklam filmi izleyin...