Yargıtay Bankacılık ve Finans Davaları 2019/**** E. - 2021/**** K.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Yargı Kararlarına Dayalı Yapay Zeka Destekli Hukuk Analizleri ve Dava Rehberleri
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
2-)Kredi kartı sözleşmeleri özel yasa olan 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu’na tabi olup söz konusu Yasa’nın 26. maddesinde kredi kartı sözleşmelerine ilişkin özel faiz maddesi öngörülmüş olup kredi kartı uyuşmazlıklarında akdi ve temerrüt faizlerin bu madde hükmü uyarınca belirlenmesi gerekir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu’nun 26. madde hükmüne göre değil yasal faiz oranı olanı dikkate alınarak işlemiş faiz miktarı hesaplanmış olup bu husus doğru görülmemiştir. Kabule göre de 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 104. maddesi, 6098 sayılı TBK’nun 121. madde hükmü uyarınca temerrüt faizine ayrıca temerrüt faizi yürütülemeyeceğinden faize faiz uygulanacak şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, bu nedenle mahkeme hükmünün bozulması gerekmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince, dava dışı borçlunun Halk Bankası’ndan kredi kullandığı açık olmasına rağmen dava konusu kredi ve kefalet sözleşmesine ilişkin belgelerin ilgili bankadan istenmeden sadece davacı tarafından sunulan belgeler dikkate alınarak inceleme yapıldığı, davalı tarafından sunulan ve aslı Halk Bankası’nda bulunan kefalet sözleşmesinin mahkemece dikkate alınmadığı, Halk Bankası ile yapılan sözleşmede dava dışı borçlunun kullanmış olduğu kredinin 125.000,00 TL tutarına müteselsil kefil olmayı kabul ettiklerine dair 24/08/2015 tarihinde el yazıları ile beyanda bulundukları ve beyanlarının altını imzaladıkları, TBK’nın 584. maddesine 28/03/2013 tarihinde eklenen 3. fıkra ile “27/12/2006 tarihli ve 5570 sayılı Kamu Sermayeli Bankalar Tarafından Yürütülen Faiz Destekli Kredi Kullandırılmasına Dair Kanun kapsamında kullanılacak kredilerde verilecek kefaletler ile tarım kredi, tarım satış ve esnaf ve sanatkârlar kredi ve kefalet kooperatifleri ile kamu kurum ve kuruluşlarınca kooperatif ortaklarına kullandırılacak kredilerde verilecek kefaletler için eşin rızası aranmaz” hükmünün getirildiği, somut olayda da dava dışı borçlunun davalı kooperatifin ortağı olduğu, bu nedenle Esnaf ve Sanatkar Kooperatifi olan davalının ortağına kullandırmış olduğu dava konusu kredi için verilecek kefaletlerde de eşin rızasının aranmayacağı, mahkemenin yanılgılı ve yazılı şekilde eşin rızasının bulunması gerektiği yönündeki saptaması usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle davalının istinaf talebinin kabulü ile mahkeme kararının kaldırılarak yeniden hüküm kurulmasına, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Somut olayda, davacı Banka kayıtları üzerinde bilirkişi heyeti tarafından yapılan incelemelerde, birinci haciz ihbarnamesinin davacı bankaya tebliğ olunduğu 21.08.2013 tarihi itibariyle takip borçlusunun 36.321,91 Avro ve 28.880,64 TL mevduat alacağının bulunduğu, bunun dışında davalı tarafın iddia ettiği gibi hakedişe bağlanmış ve kesinleşmiş bir alacağının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Birinci haciz ihbarnamesinin tebliğ edildiği tarihten sonra doğmuş alacaklar ise bu davanın konusu değildir. Bu durumda Mahkemece, birinci haciz ihbarnamesinin tebliğ edildiği tarihte davacı Banka nezdinden bulunan 36.321,91 Avro’nun ihbarnamenin tebliği tarihindeki Merkez Bankası efektif satış kuru üzerinden TL karşılığı bulunacak değeri ile 28.880,64 TL miktar yönünden davanın reddine, bakiye kısım yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, davanın tümden kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş ve hükmün davalı taraf yararına bozulması gerekmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davalı şirket aleyhine açılan davanın reddine, davalı … mirasçıları … (mirasçı sıfatıyla) ve …’ün mirası reddettikleri anlaşılmakla bu kişilere yönelik davanın reddine, davalılar … ve …’e (kefil sıfatıyla) yönelik davanın kabulü ile, davalıların Ankara 16. İcra Müdürlüğü’nün 2010/5272 Esas sayılı dosyasında 23.465,49 TL asıl alacağa yönelik itirazlarının iptali ile asıl alacağa icra takip tarihinden itibaren yıllık %75 oranında temerrüt faizi uygulanmak sureti ile takibin devamına, davalılar … ve …’ün likit olan borca haksız olarak itirazda bulundukları belirlenmekle takip ve dava tarihi itibari ile yürürlükte olan İİK’nun 67/2 maddesi gereğince asıl alacağın %40’ı oranında 9.386,19 TL icra inkar tazminatının davalılar … ve …’ten alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, karara karşı, davalılar … ve … vekili tarafından temyiz kanun yoluna başvurulmuştur.