Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/**** E. - 2020/**** K.

Davacı banka asıl alacak kaleminin 1.387.555,63 TL olduğunu iddia etmiş ise de gerek ilk derece gerekse istinaf aşamasında alınan bilirkişi raporlarından tespit edilen asıl alacak kalemi ile arada önemli farklar bulunduğu gözetilerek davacının her iki rapora ilişkin itirazları da gözönünde bulundurularak mahallinde banka kayıtları üzerinde inceleme yapılmak suretiyle davacının itirazlarını karşılayacak ve denetime elverişli olacak şekilde bilirkişi raporu alınarak varılacak uygun sonuç çerçevesinde karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/**** E. - 2020/**** K.

3-Mahkemece 24.04.1989 tarihinde yapılan havale için 04.05.1989 tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmişse de, dosya içerisinde davalı …’nin temerrüdüne dair belgeye rastlanmadığı gibi, mahkemenin karar gerekçesinde de temerrüde ilişkin değerlendirmede bulunmadığından hükmün bu nedenle de bozulması gerekmiştir.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/**** E. - 2020/**** K.

Eldeki itirazın iptali davasına konu Ankara 13. İcra Dairesi’nin 2013/9165 esas sayılı takip dosyasının takip talebinde alacaklı banka tarafından kredi sözleşmelerine bağlı olarak Kar Mühendislik A.Ş. lehine tesis edilerek kullandırılan kredili mevduat kredisi ve mer’i teminat mektubu kredi hesaplarından kaynaklanan ve 24.06.2013 tarihli ihtarnameye konu teminat mektuplarından kaynaklanan devre komisyonu, faiz ve eklentilerinin talep edildiği, ödeme emrinde ise alacaklı banka tarafından kredi sözleşmelerine bağlı olarak Kar Mühendislik A.Ş. lehine tesis edilerek kullandırılan kredili mevduat kredisi ve mer’i teminat mektubu kredisi hesaplarından kaynaklanan ve 24.06.2013 tarihli ihtarnameye konu kredili mevduat kredi hesabından kaynaklanan alacağın talep edildiği bildirilmiştir. Bahsi geçen 24.06.2013 tarihli ihtarnamede ise teminat mektubu devre komisyonu, faiz ve eklentilerinden kaynaklanan alacağın ödenmesi istenilmiştir. Takip talebinde ve ödeme emrinde mer’i teminat mektubundan kaynaklanan ifadesi kullanılmış olup mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise 2005 yılında bankaya iade edilen dört adet teminat mektubuna ilişkin komisyon hesabı yapılmıştır. Hesaplanan miktar ise teminat mektuplarının verilme ve iade tarihleri gözetildiğinde uyumlu gözükmemektedir. Banka kayıtlarında da davacının talep ettiği komisyon alacağının gözükmediği bilirkişi raporunda ifade edilmiştir. Hal böyle olunca itirazın iptali davasının takibe sıkı sıkıya bağlı olduğu gözetilerek, davacı tarafa talep ettikleri komisyon alacağının hangi teminat mektubundan/mektuplarından kaynaklandığı açıklattırıldıktan sonra bilirkişiden tarafların iddia ve savunmalarını, banka kayıtlarını, kredi sözleşmelerini, davalı … vekilinin bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde, sair dilekçelerinde ileri sürdüğü savunmaları, temyiz dilekçesi ekinde sunduğu ibraname niteliğindeki belgeyi, beyanında belirttiği icra takip dosyalarını, tahkim kararına ilişkin itirazlarını değerlendiren, dosyada daha önce alınan raporları telif edici nitelikte, neticede davacının talep edebileceği bir alacak olup olmadığını belirleyen yeni bir rapor veya ek rapor alınıp dosyadaki deliller hep birlikte değerlendirilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/**** E. - 2020/**** K.

Mahkemece, uyulan bozma ilamında açıkça varsa fazla ödemenin dava tarihi itibariyle hesaplanması gerektiği ifade edilmiş ise de hükme esas alınan bilirkişi raporunda dava tarihi olarak davanın açıldığı 28.10.2008 tarihi değil, bozma sonrası dosyanın yeniden mahkemenin esasına kaydedildiği 16.04.2015 tarihinin esas alınması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/**** E. - 2020/**** K.

Dava faturalara dayalı takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. Davalı ödeme savunmasında bulunmuştur. Bu durumda ispat yükü kural olarak davalıya geçmiş ise de, davacının cevaba cevap dilekçesinde ve yine şirket yetkilisi tarafından ayrıntılı bilgi içeren 15.12.2014 havale tarihli dilekçede bir kısım ödemelerin faturalara mahsuben yapıldığını kabul ettiği ve başka hukuki ilişkiden kaynaklanan ödemeler olduğunu belirttiği ve dilekçe ekinde sunduğu faturalardan birisinin dava konusu fatura olduğu görülmektedir. Nitekim davalı da bilirkişi raporuna itirazında bu hususlara değinmiş ancak mahkemece alınan 13.04.2016 tarihli ek raporda itirazların yeterince karşılanmadığı ve eksik incelemeye dayalı rapora istinaden hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece davalının hükme esas alınan rapora ilişkin itirazları da karşılanmak ve yukarıda bahsi geçen hususlar incelenip değerlendirilmek üzere yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınıp varılacak uygun sonuç çerçevesinde hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş hükmün bozulmasına karar verilmiştir.